Etiket arşivi: Frekans

Sevgi Her Şeye Dayanır Ve Sabırlıdır.

Hupomeno: kişinin koşullara, zorluklara karşı gösterdiği tepkiyi ifade eder.
Makrothumeo: kişinin başkalarından öç almadan, diğerlerinin provokasyonlarına, hatalarına karşı sabır göstermeyi ifade eder.
Sevgi bu nedenle insanlara karşı çok sabırlı olmasının dışında aynı zamanda koşullara karşı da büyük bir sabır örneği gösterir
O zorluklar karşısında yıkılmadan sabırla bekler.
Sevgi sabırlıdır, sevgi şefkatlidir. Sevgi kıskanmaz, övünmez, böbürlenmez. Sevgi kaba davranmaz, kendi çıkarını aramaz, kolayca öfkelenmez, kötülüğün hesabını tutmaz.
Sevgi haksızlığa sevinmez, ama gerçek olanla sevinir.
Sevgi her şeye katlanır, her şeye inanır, her şeyi ümit eder, her şeye dayanır.
Her şeyden önce Allah’ın kutsal seçilmiş varlıkları olduğunuzu düşünüyorsanız yürekten sevecenliği, iyiliği, alçak gönüllülüğü, sabır ve yumuşaklığı üzerinize bir daha çıkartmamak üzere giyinmek zorundasınız.
Şayet birileri sizi bu konumda olmanıza rağmen sürekli aşağılıyor ,eziyor ve köle muamelesi yapıyor da varoluşunuzu destekleyerek,size katkıda bulunmuyorsa orada alma verme yasası işlemiyordur.
Orada ne bir ışık ne de bir sevgi vardır.Buraya harcanan enerji ve emek de israftır.Dönüştürebilmek ve iyileştirmek adına yapılan çabalar sizi tüketir.Bu kişilerin olduğu An ve Mekanları özgür irade ve seçiminizle idrak ederek terk etmek sizin düşüşünüz değildir.
Tam tersi Şerrini atamamış kişileri bırakmak sizin ışığınızı dahada kuvvetlendirir.Ruhsal frekansınız hiçbir kişi yada oluşumlara bağlı olmazsanız daha da yükselişe geçer.
Benliklerinizi fazla dinlemeyin ve işinize burnunu sokmasına izin vermeyin.
Seçimlerde öncelik hakkını benliğinize tanırsanız kişisel olarak her iki tarafta da kayıplarınız artar.
Size ihtiyacı olan başkalarını çekerek yola devam edebilirsiniz.
Çünkü siz sevgi nedir artık biliyorsunuz, onu ihtiyacı olana hesapsız ve çıkarsız sunmak zorundasınız..

 Sizleri seviyorum… Sevgiyle kalın.

Cansel Işık/Manyakaşkıngelini

Paylaş

Metafizikçiler,Psişikler,Kozmik Şifacılar,Şamanlar ve Altın Çağ’da ÖZ.

Hayatımızda olan kişiler,olaylar ve koşullar hangi frekansta olduğumuzu söylermiş..Vermek almanın kapısını açarmış.Evrenden bir şeyler almak gayesindeysek bunun için önce vermek gerekiyor biliyorsunuz değil mi ?Etrafınıza nazik sözler söyleyin mesela.Ya da içten gülümseyin,beğeni ve sevgilerinizi çekinmeden belirtin .Ya da iltifat edin sevdiklerinize.Bunu beceremiyorum diyenlerdenseniz muhtemelen yolunuz size frekanslarınızı tanıtan birine düşmemiş, ya da buna dair ilahi bir mesaja, ya da size bu yolda rehberlik edecek,çakralarınızı dengeye alacak bir kozmik şifacıya henüz rast gelmemişsiniz demektir.Unutmayın ki mistikler, şamanlar ve psişikler ruhsal hiyerarşi tarafından bu konular için köksel bağlar aracılığıyla özel seçilmiş kişilerdir.Neden onlar özel derseniz, özellikleri nereden geliyor derseniz ; açıklamak isterim.Bugüne dek bu konularda kulaktan dolma sizi sınırlayan öğretilere sahiptiniz.Onlar sistem gereği evriminize ve deneyimlerinize göre üretilmiş bilgilerdi.Gerçek olan bilgi,sistemin zarar görmemesi adına sır olarak kendini koruması gerektiği için, sizlere hurafe imajıyla dönüşerek bilgi bırakıyordu..Şimdi artık sistem kendini sizler için ifşa ediyor ve kendisiyle bağ kurmanızı bütünleşmenizi istiyor.Bu bağı kurabilmek için de mistikleri, şamanları ve psişikleri devreye sokuyor.M.Ö. 3400 yıllarında İlahi yasa Galaktik Federasyon,ruhsal hiyerarşi ve diğer otoriteler İnsanların psişik becerilerini bastırmak adına DNA yapısının değiştirilmesine karar verdi . On iki sarmallı DNA yapılarınız değiştirildiği ve sarmalların birbirinden ayrılmasının sonucu bugün insanoğlunun tamamı bu seçilmiş insanlar dışında psişik becerilerini kullanamaz hale getirildi. İlahi yasa kararı insanoğlunun DNA sarmallarını ayırdıktan sonra, yeniden birleşmelerini engellemek için astral bedenlere implantasyonlar yaptı..Bu da dolayısıyla kozalaksı bezlerin, hipofiz bezlerinin ve hipotalamus bezlerinin ürettiği salgının oluşmasını engelledi.Adını sık duyduğunuz epifiz bezi,pineal bezi dediğimiz diğer bir adıyla bilgi ağacı,kozmik ağaç dediğimiz, evren bilgilerine ulaşmanızı sağlayan bezin kapatılması,insanoğlunun 4500 yıl önce dünyayı ele geçiren, fıtrat olarak ışığı düşük olan negatif karanlık güçlerle beraber yaşamamızın zorlaşmaması için yani iyimser bir niyetle insanların güvenliği için yapılmış bir işlem diyelim.Tabi ki bir süre sonra insanoğlu bu bezlerde salgı salgılayamadığı ve aktif olarak kullanılmadığı için bu bezler fonksiyonunu kaybetmiştir.Lakin ilahi yasa yine insanların ileri ki boyutlarda zorluk çekmemesi adına, buna ilaveten gelecek kuşaklarda sadece birkaç insanın bu bezleri kullanabileceklerini uygun görmüş.Bu amaçla da köksel olarak özel bir gen taşımalarına karar vermiştir.Onların özel olmasının nedeni bu sistem için görevli olarak seçilmiş ve doğmuş olmalarındandır.Buna neden gerek görülmüştür dersek ; İnsanoğlunun ruhsal gelişiminde metafiziksel bir saldırıyla, negatif varlıklarca ele geçirilip yoldan çıkmaması ve zarar görmemesi için, aralarından birkaçının ruhsal hiyerarşi ve galaktik federasyon ile iletişim kurabilmesi ve bu hususta göksel kapılardan yardım alabilmesi gerektiğine karar verilmiştir.O kişiler de peygamberler, kahinler, mistikler, şamanlar ve psişikler olarak ilahi yasa kararıyla Tanrılar tarafından özel yetilendirilmiş seçilmiş kişilerdir.Bu yüzden 5 ci boyuta geçtiğimiz ve Altın Çağı yaşamaya başladığımız süreçler itibariyle bedensel olarak uyumsuzluk yaşayanlar,sisteme uyumlanamayanlar,ağrısı sızısı olanlar,farmakolojik sebeplerden mod karmaşası yaşayanlar,unutkanlık,gerilim ağrıları gibi açık konuşacağım her hangi bir sufli varlık etkisiyle büyü,sihir gibi musallat tarzı hastalıklara sahip olanlar birer kozmik şifacı edinmek ve sisteme uyum sağlamak için dengelenmek zorundadırlar..Altın çağ yaşamında evrilmiş toplumlara artık ilahi yasa ile temas kuracak bir peygamber çıkmayacağı için, bütün kozmik şifacılar,kahinler,mistikler ve şamanlar ilahi yasanın ve göksel kapıların insanoğluna bu yönde sistem için iyileştirici bir hediyesidir.Peki onların sahip olduğu özel gene sahip olamasak da sahip olduğumuz bir epifiz bezimiz var ve bizde kullanabilir miyiz derseniz.5 ci boyut yaşamı zaten bunu gerektiriyor.İstediğiniz taktirde bu bezleri yeniden harekete geçirebilme gücüne sahipsiniz.Fakat bu ancak gerçekten bunu arzulamayı ve bu uğurda kendini adamayı ve disiplinli bir çalışmayı öze ulaşmayı gerektiriyor.Çünkü sizler kozmik şifacılar,kahinler,mistikler ve şamanlar gibi seçilmiş özel gene sahip değilsiniz.Öz’ünüz de sevgiyle bütünleşmemiş,dünya standart görüş açısına sahipseniz,ve hep öfke ile hareket ederek yaşadıysanız karşınıza bir ifrit,bir şeytan çıktı sanabilirsiniz.O aşamadaki gördüğünüz görüntü,varlık sizin içinizdeki özünüzün yansıması hayvanlar olacaktır.Çünkü 4500 yıl önce yaratımlarımız müdahale gördüğü için,her insan yaratımda DNA Sarmallarında % 20 sürüngen de dahil ,çeşitli hayvan DNA larına sahiptir.% 100 İnsan DNA sına sahip değiliz maalesef.Geçen ki yazımızda Adem ve Havva çiftleşmesinde aybaşılı çiftleşmeden bahsetmiştik ve Tanrıça kanının yaratım için genetik kodlar şifresini barındırdığını da söylemiştik.Bu arada belirtelim ki Tanrıları ve Tanrıçaları insan sananlar şunu bilmeliler ; Onlar öz bedensiz varlıklardır,son şu an ki insandan, bizden önce yaratılmış insanlar da şimdikinden farklı yetilerde yaratıklardı.Buna örnek ver derseniz ; insanın bugünkü şeklini almasına ve tohumlamada çalışma yaparak bazılarımızın bedenlerine enkarne olan Galaktik Ruh Irkı LYRAN’lıları örnek verebilirim.Örneğin bu dünyada ki bazı insanların ulaşacağı ÖZ kavram Lyran’lılara açılacaktır. Kim Lyran’lılar derseniz Kedigiller derim. Öz kavramı budur işte.Bazıları özünde sürüngeni görecek,bazıları ejderhayı,bazıları baykuşu,bazıları kartalı,bazıları akrebi vesire.İyi isen öz hayvanın iyidir..Ama insan olarak kötülüğe hizmet ettiniz ve ilahi yasakları deldiyseniz ÖZ ünüz sizi korkutan bir varlık olacaktır.İlahi yasa bu kadar nettir.İşte karanlık güçler sizin özünüzde ki bu hayvanları ele geçirip nefsinizle yönetmekteler.Şeytan denilen meselenin de esaslı özü budur.Aranızda sosyal medyada bazı bilgilere kapılıp kalanlar oluyor,kozmik şifacılara,kahinlere,mistiklere ve şamanlara ŞEYTAN ile çalışıyor diye etiket yapıştıranlar oluyor.Bu doğru değildir.İşte sırf bu yüzden zihninizle tuzaklara düşüp,zarar görmeyin diye bu konulardaki bilgileri ,en ince detayına kadar sizlere aktarmak ve geniş açılı sunmak zorunluluğum vardır.İçindeki hayvanı terbiye edemezsen, para hırsı ve ego yaparsan görünen,görünmeyen bütün enerjiler karanlığa hizmet eden varlıklara,insanlara dönüşür.Bunu sen kim olursan ol zihninle dönüştürme gücüne sahipsin.Bunun içinde Nefsimizi oluşturan bu öz hayvanları terbiyelemek, nefsimizi yüksek gaye ve hedeflere yönlendirmemiz ve önüne yüce hedefler koymamız ilahi ilimle eğitmemiz gerekiyor.Nefis ve terbiyesi konusuna burada değinmeyeceğim.Araştırabilirsiniz ,çoğunuz tarafından bilindik bir konu bu zaten.Ama bu bezleri harekete geçirmek ve sağlıklı bir şekilde uyumlanmak için bu terbiyeyi ÖZ’ de yapmak gerekiyor.Bunu tek başına yapamıyorsanız Negatif duygular kapsamında sistemin ve gündemin dayattığı öfke,dünya derdi,para hırsı,ego,kişisel çıkmazlar,kaygı,depresiflik gibi durumlarınız varsa,elektromanyetik kirlilik ve radyasyon alanında teknolojik zararlara ve bundan mütevellit karanlık güçlerce zihin yönetimine maruz kalacağınız düşüncesinde kuyuda çırpınıyorsanız işte size tamda bu sebepten özel gen taşıyan kozmik şifacıların frekanslarınıza temas etmesi gerektiğini söylüyorum.Metafizikçiler,psişikler,kozmik şifacılar,şamanlar Altın Çağ yaşamı için özel olarak taşıdıkları gen ile kozmik evren tarafından eğitildiler.Çünkü dünyanın şifası adına getirilen sevgi için uyumlanan tılsımın vakti gelince harekete geçmesi lazımdı.Bu bilgi hepinizin DNA larına ilahi yasa gereği 2019 un Mart ayında Baş Melek Cebrail aracılığıyla yüklendi. Dünyada nerede olmak istediğiniz ve Yeni dünyada ruhunuzun amacını ifade etmek için yapmak istediğiniz şey ile ilgili artık seçimler yapın.Başlangıcı siz yapın.sistem size gönderilmiş öğretmenler, rehberler ve şifacılar ile dolu.Yeni dünya frekansına uyumlanmış ve yükselişe geçmiş olanlar kavgadan,taraflı yargı ve düşünceden,nefretten,kin ve öfkeden,para hırsından,korkudan,maddi değer yargılarından arınmış her baktığı kavramda yaratıcıyı ilahi ışığı yakalamış ,birbirine baktığı zaman da yaratıcının nurunu görüp nurani bakış açısıyla hareket edenler olacaktır..Eğer bu saydıklarımı ve ilahi ışığı benliğinde hissedemiyorsan sakın kendini teselli edip “işte ben tamda böyleyim,herkese iyilik yapan biriyim” diyerek kandırma.Bu kendine yaptığın bir zarardan başka bir şey değildir.Bundan sonra toplumda sorun yaşadığınız kişileri X,Y,Z kuşağı olarak değerlendirmelisiniz,her kuşağın doğumunda belirlenmiş bir kuşak programı ile dünyaya aramıza doğduğunu unutmamalısınız.Her kuşak kendi programının özelliklerini taşımakta ve buna göre de onların icra alanları mesleki hayatları ,ilgi alanlarının belirlenmiş olduğunu, onların galaksilere ait enkarne ruhlar olduğunu bilmelisiniz..Bunu özellikle çocuklarınız üzerinde gözetin ve uygulayın.Onları program özelliklerine göre yetiştirin.Kuşak programlarının bilgisine vakıf olun ve ihtiyaçları bu doğrultuda karşılayarak sistemden beklentide olun.Almak ve vermek yasası çok güzel işlemektedir.Eskiyi bıraktık artık.Eski yaşanan tecrübelere göre karşılık verme düşüncesini terk ettik.Artık ilişkilerde yargı ve hesap yapmadan sevdiklerinize saf iyilik ve sevgi bilincinde sıcak bir kucaklama ile karşılık verebilirsiniz.Açtığınız kucakta ki sevgi tılsımı sistemi harekete geçirecektir.Her şey içinizle uyumlu artık.Bu sebepten duygusal yanlarınız çok ön plana çıkabilir,yıpranılmış anılar sizden kopmak istemeyebilir.Ağlayabilirsiniz.Ağlayın..Olabildiğince ağlayın.Bu bir arınış ve yükselişe geçen bilinç için gereklidir.Fakat istemeseniz de geride bırakmak, sizden sonraki kuşaklar için yeni,güzel, sevgi dolu anılar oluşturmak adına kara sayfaları yırtıp atmak ve güzel dokunuşlarla yeniliğe açılarak içinizde yeni bir cennet yaratmak zorundasınız.Yarattığınız Cennet sevdiklerinizle hep beraber yaşayacağınız Cennet hayatıdır.Önümüzdeki tüm süreçler boyunca fiziksel ve ruhsal sıkıntılarınız için Metafizikçiler,Psişikler,Kozmik Şifacılar ve Altın Çağın nimeti olan Şamanlar bu konuda sizlere danışmanlık yapacak,rehberlik yapacak ve sorunlarınızın çözümünde ilahi yasanın verdiği yetkiyle dünyaya enkarne olan Ana Tanrıça Meryem ruhunun enerjisi altında, sizin adınıza göksel kapılardan yardım alarak yaşamı ve sizleri güzelleştireceklerdir.Bu güzellikleri ve nimetleri yıpratmadan değerlendirirseniz boyutsal akışa uyumlanırsınız ve yaptığınız her şeyde desteklenirsiniz.Onlar sizin için varlar..

KAİNATTA Kİ HİÇBİR VARLIK KÖTÜ DEĞİLDİR.KÖTÜLÜK SADECE İLAHİ IŞIĞIN DÜŞÜŞÜ VE YANSITIŞ BİÇİMİYLE OLUŞUR.YANİ EVRENDE Kİ MELEKTE SİZİN İÇİNİZDE,ŞEYTANİ VARLIKLARDA.ŞEYTANIN KÖTÜ OLDUĞUNA MI İNANIYORSUNUZ.O HALDE KÖTÜLÜĞÜ YANSITAN TÜM BİLİNÇLERİ İNANÇLARI ÖLDÜRÜN.İÇİNİZDEKİ VE KARŞINIZDAKİ VARLIKLAR SİZE YENİLİP MELEK OLACAKTIR..RUHSAL YOLCULUĞUNUZ SÜRESİNCE YARATICIYI YAKALAYIN VE KUCAKLAYIN…SİZİ SEVEN VE AYDINLATAN İLAHİ IŞIĞINIZ SADECE O’DUR.

Sevgiyle ve ışıkla kalın…

Cansel Işık/13.05.2019

Paylaş

ÇEKİM YASASI SENİ KULLANMASIN SEN ÇEKİM YASASINI KULLAN.

grafik

Bizler enerji yayan varlıklarız.Tıpkı kablosuz görüntü ve ses alıcı vericisi gibi..Düşünün ve canlandırın zihninizde.. Her an mutlak olarak etrafınızda sizin gibi bir çok insanında sokakta yürürken,iş yerinde çalışırken,araç kullanırken,sohbet eden görüntü ve ses alıcı vericisi olduğunu düşünün..
Birbirimizi yaydığımız bu enerjiler ile kötü yada iyi yönde etkileyebileceğimizi unutmayın.
Gün içinde bazılarının enerjileri sabit durumda kalır iken bazılarının enerji seviyesi değişime uğrayabilir,bazılarımızın enerjileri pozitif kanaldan enerji yayar iken bazılarımızın frekansları negatif kanaldan yayın yapabilir.
İşte yabana atılan en önemli detayda burada saklı.Hepimizin kablosuz görüntü ve ses alıcı vericisi gibi olduğumuzu düşünürsek yayın frekanslarımızı değiştiren ve değiştirebilecek güçte olan sadece kendimiz oluyoruz.
Yeryüzündeki her şey enerjiden meydana geldiği için mesela; kenarında rahatlamak için oturduğumuz bir deniz enerjinin deniz şeklini almış halidir.
Evinizdeki muhabbet kuşu enerjinin kuş şeklini almış halidir.
Bir köpek yine aynı şekilde enerjinin köpek şeklini almış halidir.
Ve etrafınızda dolanan sünepe sümsük insanlarda enerjinin sünepe sümsük şeklini almış halidir.Odanızda izlediğiniz televizyonda enerjinin televizyon şeklini almış halidir.Yine aynı şekilde gördüğünüz deli dolu, kıpır kıpır,daima gülümseyen insanlarda enerjinin neşeli ve mutlu insan şeklini almış halidir.
Bunun gibi bir çok örnekler daha bulabilirsiniz.
Enerjiden meydana gelen her şeyin kendi frekansına göre yayını vardır..Bu frekanslar negatif ve pozitif olarak bizleri etkisine alırlar.Aynı şekilde biz insanlarında birbirine pozitif yada negatif enerji verebilme özelliği vardır.
Bu yaydığımız enerjiler çok önemli.Çünkü hayatımızı çirkinleştirmek ve güzelleştirmek bu yaydığımız enerjilerle mümkün oluyor.

Hatta burada aklımıza Albert Einstein’in şu sözünü de getirirsek,demiş ki Albert Einstein ;”İnsanoğlu ağzından çıkan cümlelerin, beyninde çıkan düşüncelerin bütün evreni dolaşıp, tekrar onlara geri döndüğünü bilse, çok daha dikkatli olurdu.” demiş.

Biraz önce yukarıda da belirttiğim gibi frekanslarımızı ancak kendimiz değiştirebiliriz.Bu nasıl oluyor dersek,çekim yasası ile oluyor.
Düşüncelerimizin gücü oldukça yüksektir,bu nimeti fark edip kontrolü ele alanların yaşamları oldukça başarılı seviyededir.
Bu yüzden yaşantımızda kendimiz ve başkası için ne düşünüyorsak onu kendimize çekeriz.Ne düşünürsen onu yaşarsın sözü de bu yöndeki tecrübelerden yola çıkmış bir sözdür.Olumsuz düşünen bir insanın düşüncesini olumlu yöne çekmek aslında yaşantılarımızın güzelliği adına yerine getirilmesi gereken ciddi bir görevdir.
Düzeltilmeyen her olumsuzluk içeren düşünce,hayatı yaşanmaz hale getirir ve hayatımız enerjinin negatif haline tutsak olarak kalır.
Hani şu etrafınızda size defalarca zikredilen şu söz gibi mesela ;
“Başının üstünde yine kara bulutlar dolaşıyor”
Yada hasta olan bir insanın sağlık şikayetini öğrendiğinizde
“Seninde devenin misali neren düzgün be kardeşim her yerin çürük””
“Bu aralar hiç iyi görmüyorum seni iyi değilsin sen “
“Gelmez o beklediğin gelmeyecek bekleme”
“Alamazsın o parayı gör bak demişti diyeceksin”
“Terk edecek seni gör bak “
“Safsın sen,salaksın işte sevmiyor o adam seni ve sevmeyecek”
“Yapamazsın sen bu kafayla başaramazsın”gibi sözler döner dolaşır zikredilen olumsuzluk içeren düşünceler yaşantımızda gerçeğe dönüşür.
Albert Einstein’ın da dediği gibi birbirimize bu şekilde sesli düşüncelerimiz ile zarar veriyoruz.
Aynı şekilde birbirimize verdiğimiz zarar gibi ,kendi olumsuz iç seslerimizle de kendi yaşantımıza zarar veriyoruz.Sadece birbirimize yada kendimize verdiğimiz zararla kalmıyor tabi bu arada olumsuz kaygı içeren sesli düşüncelerimiz ile çocuklarımızın bilinç altlarını da şekillemiş oluyoruz.Artık o çocukta sizin kaygılarınıza sahip olarak birey olma çabası vermeye çalışırken olumsuzluklar yaşamaya başlıyor.
Tipik ebeveyn sorumluluğunun baskısıyla da kaş yapalım derken sessiz düşüncelerimizle de bu şekilde göz çıkartabiliyoruz.
Çocuklarımızın taze beyinlerini negatif olumsuz sesli düşüncelerle katlettiğimiz gibi yaşamlarını da olumsuz kaygılı sessiz düşüncelerimizle çekim yasasının trafiğine kaptırmış oluyoruz.O vakitten sonra çark artık çekim yasasının trafiğine göre işlemeye başlıyor.

Daha geniş düşünürsek sadece çocuğumuz ile de kalmıyor bu durum.
İş alanında,aşk hayatında,insan ilişkilerinde derken tüm dünyayı etkisi altına alan bir durum haline geliyor.
Hayatın suçu yok,dünyanın da bir suçu yok,başarısız olan bir çocuğunda suçu yok, mesela suçladığınız aşkında bir suçu yok,sisteminde bir suçu yok.Bütün sistem sizsiniz yayın akışı sizin yönetiminiz de..

Nedir bu çekim yasası hayatımızı yöneten derseniz mıknatısı düşünün derim.Mıknatıs gibi çalışan bir sistemimiz var.Ağzımızdan zikrettiğimiz yada beynimizde düşündüğümüz düşüncelere göre aynı frekanstaki insanları yada hadiseleri,kavramları kendimize çekerek yapıştırıyoruz.

Mesela “Kaybetmekten korkuyorum “dediğiniz an kişi yada sınavları kaybedersiniz.
Mesela “Beni aldatmasından korkuyorum,kesin aldatıyordur hislerimde yanılmam,bugüne dek hiç yanılmadım ne hissettiysem olmuştur” dediğiniz zaman sarf ettiğiniz kelimeye dikkat edin.
Ağzınızla söylüyorsunuz “Ne hissettiysem olmuştur”.
O halde neden kötü şeyler hissediyorsunuz madem bu güne dek hissettiğiniz şeyler oluyorsa güzel şeyler hissetmeyi de bilin o halde.
Güzel şeyler düşünüp güzellikleri hayatınıza çekmek varken neden kötü şeyler düşünüp hayatınıza olumsuzlukları çekiyorsunuz ? Çekim yasası işte budur.
Neden mutsuzluğa gömülüyorsunuz acı çeken oluyorsunuz ?
Sizi kandıran,yalan söyleyen,aldatan insanların suçu yok bu insanları kendi düşünce frekansınızdan yaptığınız yayın esnasında hayatınıza çekiyorsunuz.Çekim yasası işte budur.
Yeryüzünde her şey enerjiden oluşmuştur dedik,sizi aldattığını düşündüğünüz kişilerde sizin frekansınızdan yayılan enerji ile yaşantınıza sayenizde enerjinin aldatan insan şeklini alarak gelmiş oluyor.Çekim yasası işte budur.

Frekanslarımızdan olumsuz yayın yaptığımız zaman evrendeki yaydığımız bu enerjiler kendisiyle aynı frekanstaki enerjiyi arar çok geçmeden bizim düşüncelerimizle aynı rezonans ta olan düşünceyi bulur.
Bunu dikkate alın ve hayatınızı olumsuz enerjilerin akışına teslim etmeyin.
Bütün sesli yada sessiz düşünceleriniz olumlu olsun,yaşamınıza olumlu sonuçlar getirecek şekilde uygulayın…
Bu arada sorun yaratacak ön yargılı potansiyeller Albert Einstein’ın sözünden örnek verdik diye Einstein’in deistliğini sorgulasalar da umurum değil.Orada çakılı kalmak isteyenlerde buyurup kas kafalarıyla çakıla bilirler.
Biz gelelim konumuza.
Malesef Tanrıya edilen dualarda böyledir.Tanrıdan istediğimiz şeylerin olma biçimi de böyledir.Yeri göğü yaratanın karşısında dua ederken bile bir dua etme şekli vardır.Halinize şükrederek ve teşekkür ederek dua edeceksiniz.
Çünkü dualarda enerjinin dua şeklini almış halidir.
Tanrının yarattığı bu evrende bütün sistem sizsiniz yayın akışı sizin yönetimiz de.Çok ciddiyim bu yayın akışında Rtükte sizsiniz.
Bazen öyle insanlar görüyorum ki hayatındaki her şeyi kadere bağlayıp “Kaderim batsın ” diyorlar.”Benim kaderim boktan” “Anamın kötü kaderi bana geçmiş” “Kaderim kerhaneye düşmüş” diyorlar..Yok böyle bir saçmalık..
Beyninizden çıkan sesli düşünceler ve bilinçaltınızda oluşturduğunuz kiremitler gibi yığdığınız o olumsuz düşüncelerinizin haltından başka bir şey değildir sizin yaşadıklarınız.

Kader bir yere kadar işler,her biriniz iyiyi ve kötüyü ayırt edecek akıla ve zekaya sahip olarak yaratıldınız.Kaderinizi değiştirebilecek olanda sizlersiniz.Burada size sizin için yaşamda iyiler ve kötüler gösterildiği halde kötü yönde zarar veren davranışları yapmaya devam ederseniz kaderiniz o yönde yol alıp ilerleyerek yolun ucu çekim yasasının trafiğine çıkacaktır.Siz iyiyi yaparsanız da kaderiniz iyi yönde yol alıp yine yolun ucu çekim yasasına çıkacaktır.
Yaşantınıza ve sevdiklerinizin yaşamlarına zarar veren bu olumsuz yayınlara yasak koyabilirsiniz mesela.Frekanslardan gelen olumsuz yayınlara yasak koyarak,olumlu yayınlar doğrultusunda kendinize koruma kalkanı da oluşturarak hayatı yaşanılır hale getirebilirsiniz.
Nedir koruma kalkanı dersek,fiziki bedenimizi ve enerji bedenimizi yani auralarımızı güçlendirmek için zikrettiğimiz dualardır.
Burada önemli bir hususta tevekkül de hata yapmamak çok önemlidir.
“Babam sağ olsun benim babam kral olduktan sonra benim sırtım yere gelmez bu hayatta o ne derse o olur” demek fani olan bir insana tevekküldür.
“Bende bu mal mülk olduktan sonra bana bir şey olmaz, kimse bana bir şey yapamaz, ben her istediğimi alırım, her şeyi yaparım” demekte mala mülke tevekkül etmektir.
“Ben ayakta olduğum sürece bu sağlık bende olduktan sonra ne istersem yaşarım güç bende ” demekte insanın nefsine tevekkül etmesidir.
Mala mülke insanlara yada nefse tevekkül etmek hayatı yaşanmaz hale sokacağı için işte bu noktada kaderim boktan dediğiniz noktaya gelebilirsiniz.
Ancak ve ancak yeri göğü yaratana tevekkül etmek ve enerjilerimizi düzgün ve doğru bir şekilde kullanarak istemek en doğrusudur..Koruma kalkanı dediğimiz bu şekilde oluşturulur.Koruma kalkanı oluşturmak için zikredilecek sözleri yada duaları araştırma yapabilecek akıla ve zekaya sahip olduğunuz için özellikle burada yazmayacağım.İnsanlar akıl ve iradeleriyle sebepleri bulabilirler. İnsan evrende geçerli olan yasaları gözeterek, çalışır, çabalar, sebeplere sarılır, ondan sonra Allah’a güvenir. Allah hiç bir kulunun kaderini boktan yapmaz yada ananızın kötü kaderi diye tabirlediğiniz o kaderi size yazmaz.Tanrının yarattığı evrendeki olaylar bir düzen ve yasalar çerçevesinde, sebep-sonuç ilişkisi içinde olmaktadır. O kötü kader sizin meşhur frekanslarınızın marifeti..

ARTIK KADERİ SUÇLAMAYI,İNSANLARI SUÇLAMAYI,AŞKI SUÇLAMAYI,ÇOCUKLARI SUÇLAMAYI,HAYATI SUÇLAMAYI KISACASI ŞU SUÇLAMAYI BİR BIRAKIN.
CANINIZI YAKAN ,ÖFKENİZLE YAD EDİP İÇİNİZDE HAPSETTİĞİNİZ BÜTÜN İNSANLARI ÖNCE BİR AZAD EDİN,İÇİNİZDEN GÖNDERİN.MEYVESİNİ ALMAYA BAŞLAYACAKSINIZ.GÖNDERMEZSENİZ SÜREKLİ BİR KISIR DÖNGÜDE TIPKI BİR DEJAVU NÖBETİ GİBİ AYNI KİŞİLER OLMASA DA FARKLI ZAMANLARDA FARKLI İNSANLARDAN AYNI HADİSELERİ YAŞAR VE ÇEVRENİZE DE YAŞATIRSINIZ.
TEMİZ BİR SAYFA AÇARAK KALBİNİZİ CENNET OLARAK KABUL EDİN.BU CENNETE SADECE İYİLİKLERİ VE GÜZELLİKLERİ YERLEŞTİRİN YAŞAMA ZARAR VEREN TÜM KÖTÜ DÜŞÜNCE VE İNANÇLARLA KÖTÜ İNSANLARI DA DÜŞÜNCE GÜCÜNÜZLE REDDEDİN.
YANILMADIĞINIZI DÜŞÜNDÜĞÜNÜZ O HİSLERİNİZİ GÜZEL DÜŞÜNCE VE OLUMLU SÖZLERLE İYİ YÖNDE BESLEYİN Kİ DEĞİŞTİRME GÜCÜNÜZÜ GÖRÜN..
SİZLER ENERJİ YAYAN VARLIKLARSINIZ.YAYDIĞINIZ VE ALACAĞINIZ ENERJİLERİN FARKINA VARIN ARTIK.
HAYAT ÇEKİM YASASINDA ENERJİLERLE İYİ YÖNDE YADA KÖTÜ YÖNDE BİLİNÇLİ YADA BİLİNÇSİZCE SÜRÜKLENMEKTİR.ANCAK FARKINA VARAN İNSANLAR DOĞRU TEVEKKÜL İLE YAŞAM İÇİNDE KÖTÜLÜKLERDEN KORUNURLAR..

MUTLU OLUN ÇÜNKÜ BUNU HAK EDİYORSUNUZ..
NEŞELİ İNSANLARLA OTURUP KALKIN.SİZİ MUTLU EDEN İNSANLARIN NEŞELERİNİ BOZMADAN NEŞELİ OLUN…NEŞENİZ BOL OLSUN.SİZİN GİBİ BAŞKA İNSANLARINDA NEŞESİ OLUN..
ZİRA NEŞELİ ,GÜLÜMSEYEN MUTLU İNSAN GÖRMEK HEPİMİZİN TEK İLACI..

OKUYAN HERKESE MUTLU BİR ÖMÜR DİLERİM.
MUTLU OLURSANIZ ZATEN SAĞLIKLI DA OLURSUNUZ HAYDİ KALIN SELAMETLE…

Cansel Işık/Manyakaşkıngelini

Facebook'ta Paylaş

Paylaş