Etiket arşivi: Dışlanmışlık

Kısırlaşan Ve Karnı Doyan Köpek Saldırmaz.

İnsan doğaya yaptıklarının karşılığında bir gün doğanın insanlardan intikamını öyle ya da böyle alacağını bilseydi dünyada kendinden başka canlı bırakmazdı..
Bunu bugün Kayseri’de yaşanan olayda gördük.
Camide hayvan hakları ile ilgili vaaz veren müftüye bile tepki verildi.
Tabi tepki verirsin çünkü sen insansın.
Canın yandı mı kimsenin seni zaptetmeye hakkı yoktur.
Kim ki senin canını yakmışsa bu hayvanda dahi olsa ona ateş püskürürsün,
Biraz empati yapmak lazım.
Bugüne dek onca hayvanlara zulüm ve işkence edildi. Köpeklerin ve kedilerin yavruları çok vahşi şekillerde insanlarca öldürüldü. Sonra adı barınak olan, günlerce temizlenmemiş,dezenfektesiz virüs saçan 4 köşe buz gibi, pislik yapılarda aç susuz barınılması imkansız yerlerde insanlardan uzak tutuldular.Açlıktan insanların olduğu yerlere gelip birer parça yemek umdular. Ama çoğu kapıdan kovulup aç bırakıldılar.
Yemek bulamadılar hayvanlar birbirlerini yediler.
Çünkü hayvanların şikayette bulunacakları belediyeleri yoktu insanlar gibi.
Şayet olmuş olsaydı ve dile gelselerdi “Toplayın şu insanları,çocuklarımıza zarar veriyorlar,tecavüz ediyorlar,öldürüyorlar,yakıyorlar,yaşamamızı engelliyorlar,suyumuza,yemeğimize zehir katıyorlar,rızkımızı vermiyorlar,onların yüzünden açız ” diye sokaklara döküleceklerdi.
Kim bilir belkide insan denilen canlının yaptığı gibi onlarda insanoğluna ders vermeyi kafaya koydular, yavaş yavaş gruplaşarak köpek diliyle kendi aralarında konuşup hayatta kalabilmek için anlaştılar.
Şu bir kere gerçektir;
Doğadaki bütün canlıların fıtratında vardır, kimin elinden ekmek yerse oraya vatanım der hayvanlar. Özellikle köpekler kendilerine yemek verip dost eli uzatanlara sahip çıkarlar ve korurlar, köpeklerde insana karşı büyük bir sadakat ve hizmetkarlık vardır. İnsanlarla sokaklarda iç içe olan ve kısırlaştırılmış köpeklerde asla saldırganlık içgüdüsü yoktur.
Tıpkı yazıya eklediğim fotoğraftaki  gördüğünüz manzara gibi.
Eğer bir köpekte saldırganlık içgüdüsü varsa bu ancak sonradan katıştırılmış,eğitimle sağlanmış ya da travma ile oluşmuş saldırganlıktır.
Köpeklerle yakın dostluk kuranlar ve onların dünyalarında yer alan insanlar çok iyi bilir. Sokak köpeklerinin doğal hayatlarına müdahale edilmedikçe, insanlar ile bir arada yaşamalarına izin verildikçe, vahşileşmeye zorlanmadıkça, saldırmazlar.
5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu‘na göre, yerel belediyelerde kurulan hayvan barınakları ve rehabilite merkezleri görevlerini doğru şekilde yapmalılar. Olası bir hayvan saldırısında Kayseri’de olduğu gibi ölümle sonuçlanan durumda neyin ne olduğunu bilmeden bütün hayvanları öldürmek,katletmek,besleme yapanları karakollara çekip ifadelerini almak çözüm değildir.
 
Şimdi size soruyorum; nüfusu 19.920 olan Hacılar ilçesi gibi yerde yaşıyorsunuz,uzunca zamandır, köpeklerin rahatsızlık verdiğini duydunuz ya da biliyorsunuz.Havaların en bozuk olduğu kar da kışta evinizden 300 metre mesafeli bir okula çocuklarınızı başıboş mu okula gönderirsiniz yoksa tedbir amaçlı okula giden çocukların başında birer büyük olarak her gün biriniz mi yanlarında gidersiniz ?
Ben kendi adıma söyleyeyim ; köpeklerin saldırılarından okula gitmeye korkan çocuğumu ciddiye alır,yanıma da olası saldırı durumunda havaya ateş edip korkutmak için tüfek alır okula giden çocuklara eşlik ederdim.
Kayseri’ de yaşanan köpeklere mal edilmiş bir çocuğun ölüm hikayesi var.Fakat kafa karıştırıcı bir durum daha var..
 
25 tane köpeğin saldırısında ölen çocuğun iç çamaşırını köpekler mi soydu da tek parça parçalanmamış halde bıraktı ? 25 köpek çocukları parçalayacak ama nedense külotu sağlam olarak soyulmuş olacak.Çok ilginç geldi bana.Burası Türkiye nitekim.Türlü türlü akıla gelmez yıllar sonra aydınlanan,parçaları eksik kalmış tuhaf cinsel içerikli cinayet hikayelerine şahit oluyoruz.
Dilerim bu olayla ilgili sır perdesi varsa aralanır.
Her şey otopside belli olacak denilse de olayın görgü tanığı olan diğer yaralı ve travmalı çocuğun açıklayamayacağı durumlar var mı yok mu bilinmez.
Bizler için her canlının ölümü ne sebeple olursa olsun üzücüdür.Hele bu yavruysa ve çocuksa daha da çok üzülürüz.
Bu işler sadece STK lar ile yürümez, lütfen artık yerel belediyelerde kurulmuş hayvan barınakları ve rehabilite merkezleri görevlerini iyi yapsınlar. Hayvanlar düzgün ve kontrollü şekilde kısırlaştırılsınlar.Daha geçenlerde duymadık mı bakanlık hayvanların kısırlaştırılması için bütçe ayarlamış ve belediyelere göndermişti.Fakat bundan sorumlu olan yetkililer bu görevi yerine getirmeyip bütçeyi ceplerine indirmişlerdi.
İşte biz hayvanlar kısırlaştırılmalı ve iyi şartlarda yaşamalı diye bu yüzden yırtınıyorduk. Kısırlaştırılan hayvanların çiftleşme kaygısı olmadığı için, karşısındaki canlılara güç gösterisi yapma gereksinimi duymazlar.
Aç bırakılmasınlar Aç kalan köpekler, hayatlarını sürdürebilmek için avlanmak zorunda kalacaklar.Avlanan hayvanlar daha da vahşileşerek kasabalara,şehirlere gelerek insan hayatına tehlike saçacaklardır.
Rehabilitesi tamamlanan hayvanlar insanlar arasında yaşamalılar.
Toplumda herkes kendine düşeni yapsın ki
İnsanların yavrusu da ölmesin.
Hayvanların yavrusu da…
Cansel Işık/Manyakaşkıngelini
Paylaş