Kim ki An’ da Sürekli Negatif Plandan ve Dünyaya ilk iniş yapmış olan 1 ci Nesilin Yılanoğullarından Sık Bahsediyor ve Onu Kudretli Bir Kuvvet Olarak Gösteriyor Dehşet ve Panikle Çalışmalarında Halka Yansıtıyorsa ,Yerde ve Gökte Sadece Reptilyan Hakimiyetinin Olduğunu Anlatıyor İse Ona 1 ci Nesil Döneminde Tanrıoğullarınında aynı dönem Dünyaya Galaktik Irk Olarak İndiğini Hatırlatın.Sürekli Negatif Plandan Bahsedenler İnsanların Algısına Sürekli Eski Kayıtları Yenileyerek Koymaktadırlar.Bu Etik Değildir.
Bunu Çocukluktan Bu Yana Kozmik Bilgiye Sahip Olduğunu Yansıtan Yahut Uzaylılar Tarafından Kaçırılmış Yabancı Uyruklu Dostlarına Para Vererek Konuşturup Medyada Tv Programları Yapıp Menfi Çıkarları Adına Tanınmak İçin Kitap Yazan Yazarlar Özellikle Sık Yapmaktalardır.Bir Tarikat Liderinin Peşine Takılıp Giden O Körleşmiş Müritlerden Farkınız Kalmaz Bu Tür Çerçeveden Çıkmazsanız.
Negatif Planların Sürekli Anlatımı Sizi Körleştirir.Sürekli İllüminati-Mason-Reptilyan-İblis-Şeytan Kavramları İle Yayılan Korku DNA nızı baskılar.Bu Şekilde Bilincinizi Yükseltemezsiniz.
Korku ve Dikta ile Oluşturulan Tüm Kayıtlarınızdan Kurtulmanız Gerekiyor.
Şifalandırma ve Şifa Çalışmalarımızın Bütün Çabası İşte Bu yüzdendir.
Nerede Size Bir Hakikat Açıklansa Bu Negatif Planlardan ve Karakterlerden Bahseden Yazarların Adını Verip O kişilerin Yazdıklarında Takılı Kalmışlığınızı Görmekteyim.
Hayır Bilinçlenmek Bu Değildir.
Merak Ettin-Sorguladın-Bilgiyi Aldın-Geç-İlerle.
Takılı Kalma Orada .Obsesyona Düşme…Akıl-Mantık-Şuur Sektesinden Geç ve Zıpla Devam Et.O Yazar Oraya Kadar Gelmiş ve Alt Üçgenin Başlangıç Bilgisinde Kalmış Olabilir.Daha İleriye Gidememiş Olabilir.Biri Bilmediğiniz Bir Konuda Bir Bilgi Yazdı Diye Hemen Kıç-ayak Öpmeyin.İlahlaştırmayın.
Sende Bir Okur-Yazarsın.Takılı Kalmazsan Üst Üçgene Çıkarsın.Okudukların Bir Basamaktır.Üst Üçgen ÖZ-GÖZ-SÖZ dür..Alt Üçgen Arzdır Düşük Boyut Bilgilerdir,Üst Üçgen Göktür Arştır,Yüksek Bilinç Bilgileridir.Bir Zaman Sonra İçsel Görülerinize Ulaştığınızda Görün Bakın Hiçbir Dışsal Bilgiye İhtiyacınız Kalmayacaktır.
Şüphe Bilincin Uyanışı İçin Gereklidir Bunu Anlarım Fakat Uzun Soluklu Korku Enerjisi Sizin Bilincinizin Düşmanıdır.
Negatif Planları Devirecek Olan Sizin Sahip Olduğunuz Pranik Enerjilerinizdir.Bütün Negatif Oluşumlar ve Kayıtları Silin Hafızanızdan..Anlatılan Tüm Negatif Plan Öykülerini Reddedin.Sizlere Ait Bir Hayat Değil O Öyküler..Sizin İstikbaliniz Yerde Değil Göklerdedir.
Açın Artık O Her Şeyi Gören ÖZ’ünüzün Gözünü.
O Göz Deccalin Y a da Şeytanın Gözü Değil Tam Tersi Pranik Enerjinizi Salgılayan Epifiz Bezinizdir.Seni Yerden Alır Kalbinden Kuantum Enerjisine Bağlar.
Bir Bakmışsın Negatif Plan Diye Bir Şey Kalmamış Olur…
Yerde Ve Gökte sadece İlahi Plan Vardır..
Unutma Ne Şeytan Ne de Yılan Deviremez Kainatı Yaratanı…
Geçin O Negatif Hikayeli Yılan Reklamlı Kırk Ayakları..
Etiket arşivi: Deccal
Ahdin Bozulması
Ülkemiz Feto denilen Deccal ile 43 yıldır iç içe yaşarken,Bop (Büyük Ortadoğu Projesi) doğmuştu ve bizler ülke olarak içimizdeki zehirleri,toksinleri dışarı atıp temizlenme mücadelesi verirken Firavuna tapan ve tapınakçılara hizmet edenlerde bu süreçte, dingonun ahırı gibi kapısı herkese açık olan Türkiye’de din istismarcılığı yapabilecek modelleri satın alarak ,halkı en aşağısından en üstüne kadar gerçek din ve iman yolundan saptırmayı başarmıştır..Bütün bunlar olurken BoP canlandı,kanlandı ve uzun süredir hayatta…
Suudi Arabistan’ın Lübnan’a saldırmasının arkasında da yine İsrail çıktığı gibi,şu son dakika Irak’ın güneydoğusunda yer alan Süleymaniye’de gelişen depremin de yine doğal değil jeolojik savaş olduğunu hatırlatırım.Belki aranızdan bir kaçınız bu depremi Saddam Hüseyin’in kadir gecesinde asılmış olması musibetine bağlayabilir.
7.2 şiddetinde olan deprem az bir şiddet değildir…Kandilli Rasathanesi bu deprem şiddetini 7.1, merkez üssünü ise İran olarak açıkladı.
Hatırlıyor musunuz ülkemizde Van depremi ne zaman olmuştu ?
2011 yılında olmuştu.Daha dün gibi oysa hafızalarımızda..
Van depremi olmadan hemen önce ABD,İngiltere ve İsrail’e Mahmud Ahmedinejad ne diyordu ?
“İran’ı Haarp ile sallıyorsunuz,bu bulutlar doğal bulutlar değil,siz sürekli fay hatlarıyla oynayarak bizlere jeolojik olarak saldırıyorsunuz” demişti ve elindeki nükleer, kimyasal başlıkları kullanmakla da tehdit etmişti.
Bugün İran-Irak sınırındaki depreme bakarsak,Ahmedinejad’ın o zamanki bu sözlerine de kayıtsız kalmamak lazım derim.
Ortadoğuyu kısmen Müslüman ülkeleri stratejik olarak savaştırarak,kısmen terör ile,kısmen de jeolojik saldırılarla yıkacaklar..Birde işin içine biyolojik savaş olarak hastalık mikrobunu sokarsalar işte o zaman Ortadoğu yeni ismiyle hasta Ortadoğu olarak ele alınacak ve Büyük İsrail olarak yeniden yapılanacak..Biyolojik savaş ; Canlı mikropların insan, hayvan ve bitkilerde hastalık meydana getirmek veya ölüme yol açmak üzere kullanılmasına “biyolojik savaş” denir.
Tabi ki bu proje Türkiye’yi de içine alıyor diyoruz ve kendi içimize dönüyoruz.
Aslında esas tehlike bugüne kadar ülkemiz için oldum olası neydi biliyor musunuz ?
Kendisini ve şuurunu,bilincini hep açık sanan şu ortalıkta devletine karşı atıp tutan,çok konuşan geveze halkımız..Çatışırlar,kapışırlar üstün siyaset kavgaları hiç bitmez.Hep bir kendi bilmişlikleri,kendi inandıkları,zekalarıyla tespit ettiklerini doğru sandıkları kavramlar yüzünden perdeleri kapandı ve yollarını kaybettiler..
Yolunu kaybetmiş olanlar o kadar çok ki ,yaratıcısını Allah’ını unutanlar aşırı hırslarınızla devam edin çok şeyi değiştirdiniz.Kutsal kitap bile yazıyor sizlerin kavgasını..
Hadisler;
“Yakında büyük fitneler olacak,o fitnelerde yerinde oturanlar ayaktakilerden, ayaktakiler yürüyenlerden, yürüyenler koşanlardan, daha hayırlı olacaklar.” demiş..Bu günleri nereden bilmişler değil mi ?
Hadislerde geçen alametlerin zaten çoğunu yaşamadık mı yaşadık ve yaşıyoruz da..Bahsedilen alametlerden bir iki tanesi dikkatimi çekti.
“Dine tercih edilen dünya.” demiş.Ve durum aynen bu.
“Rey sahiplerinin ( Oy sahiplerinin ) kitaba, sünnete, icma-ı ümmete, sahabe akvaline bakmadan kendi görüşünü beğenip ona tabi olması” demiş.
Evet evet ,tam da bu durumda değil mi İnsanlar ?
O zaman Resûlullah’a (aleyhissalâtu vesselâm) kulak vermek gerekir ; Fitneler patlak verdiğinde “Marufa sarılın…” diye boşuna emretmemiş demek ki.
Nedir Ma’ruf ? Güzel kabul edilen, meşru olan Allah’ın beğendiği, uygun gördüğü ve buyurduklarıdır.Düşünün anımsayın,her iki kişiden biri “çivisi çıktı bu dünyanın” diyor sürekli. Neden çıktı ?
Cevabı bilenin perdesi açıktır.Perdesi kapalı olan zaten Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) dediğimizde “üff sende mi” “bırakın Allah aşkına bu şeriat kokulu kelimeleri,ne geldiyse onlardan geldi” diyecektir.Ben buna çok bilmişliğin cahilliği diyorum.
Allah’ına her gün dua edip şifa dileyen,rızk isteyen kul,şeriat kelimesine gelince sanki azılı bir canavarla karşılaşmış gibi tepki vermekte.Halbuki Ali İmran Suresi 103 cü ayet der ki ;
“Hep birlikte Allah’ın ipine (İslâm’a) sımsıkı yapışın; parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın: O’nun nimeti sayesinde kardeş kimseler olmuştunuz. ”
Hadislerde yine dikkatimi çeken ışık şu ki ;
Resûlullah bir gün soruyor “Ey Abdullah İbnu Amr! Ahidleri bozulup şöyle karmakarışık hale gelen bir kısım ayak takımı (hezele) kimselerle baş başa kalırsan ne yaparsın?” diyor.”Ne yapmamı tavsiye edersiniz, Ey Allah’ın Resulü!” diyor Abdullah İbnu Amr.
Şakası yok bu işin, Ahdin bozulması demek, güven ve emniyetin kalkmasıdır..Ahdin bozulmasıyla vicdanlara baskı artar, inançları sebebiyle gerçek dindarlara saldırma, sataşma artar ve bu durum tahammül edilmez hale gelir.Ahdin bozulması bu sebepten din ve vicdan hürriyetinin de ortadan kalkacağını ifade eder.İster mal, ister can, isterse ırz emniyeti olsun, hepsinin emniyeti kalkar.İşte Milletçe ve Ümmetçe böyle bir süreçteyiz.
Peki böyle bir durumda sen ne yaparsın ey cemaat-ı Müslimîn ?
Resûlullah bugünler için söyleyeceğini söylemiş ve aklı kemale rehberlik etmiş ; “Güzel bulduğun şeyi yaparsın, kötü bulduğun şeyi de terk edersin. Kendi yakınlarının (hallerini düzeltmeye) yönelirsin. O hezele takımı (ile de), onların cemaati ile de (uğraşmayı) terk edersin.” [Buhârî, Salat 88, Fiten 13; Ebu Davud, Melâhim 17, (4342); İbnu Mace, Fiten 10, (3957).]
Cansel Işık/Manyakaşkıngelini