Kategori arşivi: Makalelerim

MAHSULÜMÜZLE DALGA GEÇME BAK !! AMPERLERE GELİRSİN :))


Aslında bizim ülkenin toprakları diyorum çok bereketli ..Gerçekten bu topraklar çok verimli, sahiden bak mesela halis muhlis süzülmüş hıyar gibi din adamları yetişiyor bizim ülkemizde..Sadece Türkiye’de var ha bu çakmalı kakmalı sahte din adamları.Balta girmemiş orman gibi sakallarıyla bir peygamber edasıyla okşarlar ki seni.
Sanırsın Budizmin Buda’sı seni nirvanaya çıkartmış dallarını, budaklarını,çalılarını,çırpılarını buduyor arındırıyor sanırsın.
Birde temizlik imandan gelir diyen ayetlere tezat o rapunzelin saçlarına inat bir sakalları vardır ki bütün bilgileri o sakalların köklerinde saklıdır.

Gerçekten bak; Davincinin şifresi bok yemiştir o sakalların yanında.Allah bilir o sakalların dibinde kaç tane bit yumurtası vardır.(Görsel zekam sınırları zorladı yine öğğkk.)Zaten sakalına bitte düşse kesmezler ki o sakalları. Olur mu canım kesilir mi o sakal ?
Sakal kesmek haramdır kaldı ki çakmalı kakmalı bir din adamının zorla sakalını kesmeye kalkarsan da sanırsın çükünü kesmişsin gibi uzuv diyetini ödetirler sana.
Hem üstelik keserseler çükünü kaybetmiş gibi cemaat bunların sözünü dinlemez iyi adam vasfından çıkartır.Yedikleri hayırlar,yardımlar ve akarları kesilir.Kesilen sakalın mutlak surette ekonomiye zararı olur.Bu yüzden kutsaldır sakalları.
Bunların birde beyaz sakallı olan versiyonlarını görsen hele sanırsın Ayşe Teyze Ace ile yıkamış..
Dezenfekte abidesi o beyazında ötesinde ışıldayan o nurlu sakallarıyla hastaysan eğer kucaklarına alıp okşayarak şifalarlar seni.
Kocanla arandaki muhabbet bozulmuşsa zaten senin için doğru adres orasıdır emin olabilirsin.
İki parmaklar seni kanalların açılır kıçına kaçan cini çıkartır o bozulmuş aile saadetine geri kavuşursun..
Sana bir masal anlatır bilinç altını kafese alır,sanırsın bin bir gece masalı…
Dinlerde dinler durursun.
Kocanla yada karınla cinsel ilişkinde düşük performansın varsa ona da çözüm bulurlar.
Bu konuda ciddiyim bak Haydar Dümen’in bile dümenini kırıp bir tarafına montajını yaparlar.
Onların dediklerini yapmazsan da kıçına kaçan cinleri geri tıkarlar ömür boyu mutsuz olursun..
İşte onların rahatını bozacak bir sisteme itaat edersen de lanetlenmiş bir günahkar olursun.
Kısacası başın bitten kıçında cinden kurtulmaz…

Övünmek gibi olmasında bu yöndeki hasadımız da ülke olarak pek kuvvetlidir vesselam.
O kadar kuvvetlidir ki hakiki din adamlarını bile bastırdılar.
Kökleri çok azgın hemen çoğalıyorlar..

Tabiri caizse imanımızı gevrettiler ama işte gel gör ki para etmiyorlar da para sömürüyorlar.Nasıl olsa yerli malı yurdun malı sağolsun..

Yinede şükretmek gerek halimize ellerde ne kutsal din adamları var 🙂 Hele Allah’a daha yakın olmak için Suriye’de savaşan cihatçılarla Cihad Al Nikah’a girmek gerekir diyen Muhammed Al Arifi’nin fetvasını duyduktan sonra aklım tavana yapışmıştı.
Allah’a daha yakın olabilmek için 1000’den fazla mücahitle cinsel ilişkiye giren dangalak karıya diyecek bir laf zaten bulamıyorum.
Şimdi sinirleneceğim yine neyse işte sinirlendim bile artık çok geç 🙂 bu tip fetva verme hastalığına yakalanmış sahte din adamlarını gördükçe sakallarını yolup kıçlarına pamuk diye tıkayasım geliyor.

Boşuna demiyorum Davincinin şifresi bok yemiş diye Vatikanı çözersin ama onların sakalını çözemezsin.
Dedim ya ülkemizin toprakları bereketli verimli amma velakin işte tek dezavantajımız var oda bu yetişen hıyar gibi din adamlarının yetiştiği bu topraklarda 1900 den sonraki bilim adamları için pekte elverişli ortamlar olmuyor..
Bilim adamı konusunda hasadımız bu yüzden hep kırık..Kıçına Avrupa bandrolünü yiyen bilim adamlarımızın projelerine Avrupa sahiplendiğinden beri o isimlerle kendimizi zaten ülke olarak bu yüzden bir bok sandık ya..

Bu da önüne geçilememiş nitekim çaresiz bir hastalık…

Sakallı hıyarların cacığından zehirlenmiş olan ülkeme bu yönde şifa diliyorum..
Mahsulümüzle lütfen dalga geçmeyin bak 🙂 Amperlere gelir çarpılırsınız.
Bu mubarek ramazan ayının gecesi amperlere gelmeden, benim de bir tarafıma üç harfli görünmeyen varlıklar kaçmadan bu yazıma burada son veriyorum.

Töbe töbe yarabbim.
Haydi selametle anacım 🙂

Cansel Işık /Manyakaşkıngelini

Facebook'ta Paylaş

Paylaş

TEPİŞE TEPİŞE,DİDİŞE DİDİŞE SEVERSİNİZ İŞTE

11407126_1580903648851147_5677806256532494151_n

İşte böyle Türk Milleti, zaman tepişe tepişe didişe didişe sevdirir birbirinize sizi..Aşırı sağcı ve aşırı solcular kavga ederken malum parti neredeyse tek yönetimle tek partiyle işi götürecekti.Tuhaf bir seçim dönemi olan 7 Haziran 2015 de böyle garip ayyuka çıkmış  gelişmelerle  atlatmış olduk. Seçim sonuçlarında ki durumlar halkın başarısı denilse de lakin lambaya püf denilince de bu iş bitmiyor.Şimdi koalisyonun kucağına oturduk.Bu şöyle bir düşünüle dursun.Vardır bunda da bir hayır diyerek gelişmeleri göreceğiz.Zaten benim Parti denilince tarafımı belirleyebileceğim “işte bu parti benim düşüncelerime yatkındır idealdir” diyebileceğim bir parti oluşumu henüz yok.Türkiye de ki particilik sistemini Turgut Özal’dan bu yana bir güç bitirmek için çalışmalar yapıyordu ve ben particilik sisteminin o vakitten bu yana dejenerasyonunu bariz olarak algılayanlardanım.Bu sebepten ideal bir parti düşüncem yok.Bana göre partiler asimile oldu.

Bu durumların aslında lambayla da ampulle de ilgisi yok.İstenildikten sonra bir lamba söner bir fener yanar.Lambayı yada feneri taşıyan adamda önemli değil aslında.
Bu ülkenin sorunu bu zamana kadar bir lamba değildi,lambanın yanmasını sağlayan tek yürek olmasını bilemeyen halkımızın,emperyalist ülkelerin,üzerimizde çevirdiği oyunların bilincinde olmaması nedeniyle,yıllarca bilinçsizce en hassas damarlarından kan kaybedip durmasıydı..

Geçen gün bir köşe yazısında bir başlık gördüm kimin yazdığından ziyade başlıktaki hitap hiç hoşuma gitmedi..”Bu ülkenin esas evlatları AKP ve MHP diye” bir başlık gördüm böyle tahrikleyici başlık mı olur ? Bunlar provoke başlıklardır.
İşte sizler ön perdede,aşırı sağcı aşırı solcular, kaba saba kan dökerek kavga ederken, arka perdede alt devlet denilen sistem değişime uğrayıp dış devletler tarafından tasmalandı.Bunlar bir anda olmadı işte.Hepiniz gelişmeleri sayın seyirci olarak son 13 yılda izlediniz.Yarı anladınız yarı anlamadınız.Birbirinize ha bire sosyal medyalarda çıldırmış gibi çomak sokup can yaktınız.Bunlar sadece lambanın iktidarlığında da olmadı, gelmiş geçmiş iktidar olan her Hükûmet de oldu.


Sizler birbirinizi sevmeyip bu topraklarda birbirinizi yedikçe onların işine geldi.Çünkü stratejik savaşlarda ufak kıvılcımlar hedefe daha çabuk ulaşmayı sağlar.Siz birbirinizden nefret ederek bela okuyarak onlara istediklerini verdiniz hep.
Ve adını duyduğunuz bütün terör örgütlerini hiç bir zaman halk kurmadı,sizler kavga ederken alt devlet tasmalandı,sonra üst devletin yönetimi çok daha kolay ele geçirildi.Bu topraklarda yaşayan bu Cumhuriyetin çocuklarına nefreti,ayrımcılığı öğrettiniz.Kardeşçe yaşamayı öğretemediniz hiç kusura bakmayın,toplumsal cehalet boyumuzu aşalı çok oldu.

Bu topraklarda yaşarken itelenen ne kadar örselenen çocuk varsa sizlerin yüzünden kandırılıp kullanıldı.Ötelenmesini sağladığınız çocuklar yeryüzünden örgütlere,örgütlerden de gökyüzüne gidip hayallerindeki gibi kendilerini ifade edebileceği,dışlanmayacağı bir devlet kurdular.Avrupa birliği ve Amerikanın tasması altında kendi çıkarları için yarattıkları terör örgütüyle kendi bile baş edemeyen bir alt devletimiz var bizim.Evet evet yanlış okumadınız ALT DEVLET..

Yine işine gelenlere çıkarları için üst devlette ihaleci partiler kurdurup halkı birbirine kırdıran bir üst devletimiz var bizim.Evet aynen okuduğunuz gibi ÜST DEVLET.Hadi bunlara yalan diyelim mi? Diyemeyiz sizlerin bu öfke ve kininizin kontrolsüzlüğünün üstünden Avrupa silah ticaretinden ne paralar kazandı.Başkalarının para kazanmasını sağlayan öfkeleriniz var işte sizin.Ve ne yazık ki sayenizde sömürülen düşünceleri origami sanatıyla şekillenmiş memleketin mağdur çocuklarıyız hepimiz.
Birilerine gemicikler verilirken halk gırtlağına kadar borçta bırakıldı.Çünkü halk bunlara kafayı yoramayacak kadar çok çalışmalıydı,yıpranmalıydıki dış devletlerin projeleri böylelikle hayata geçebilsindi.

Sen Kürt-Türk çatışmasına polemiğe girdin sana PKK yı getirdiler nefretin dahada büyüsün diye.
Sen Alevi-Sünni çatışması polemiğine girdin Hizbullahı getirdiler.Nefretin dahada büyüsün diye.
Senin ifade özgürlüğünde ki hassasiyetini bildikleri için dilini yasakladılar yada dışladılar.Nefretin dahada büyüsün diye.
Sen Atatürk ve milli değerlerde hassas olduğun için seni yobaz bir kitleyle karşı karşıya getirip seni din düşmanı ilan ettiler.Nefretin dahada büyüsün diye.
Sen islam devleti olduğun için din elden gidiyor dediler Şeriat ve Kemalizm polemiğinde seni dininle,giyiminle sınav ettiler.
Aynı topraklarda yaşayan etnik kökenli vatandaş olmamızı kendilerine fırsat bildiler.İlerlemeni,gelişmeni rahat etmeni hiç istemediler..
Bu ülkede bir gerçek var istesen de istemesen de bu ülke bir Selanik göçmeni olan Atatürk tarafından kurulmuş kendisi bile Selanik göçmeni iken Ne Mutlu Türküm demiş.”Ne mutlu Selanikliyim diyene” dememiş.Ayırmamış kendini,seni,beni..

Kimi kendini bilmez misyonerler,halkı tahriklemek için  bu sözü ayrımcılıkla nitelendirse de sizler zaten birbirinizi içten ayırmış olduğunuz için bu lafın ayrımcılığa pek de bir katkısı olmuyor malesef.Böyle bir şey yok yani..
Atatürk bu sözüyle burası Türkiye Cumhuriyeti sizlerde benim gibi bu topraklarda diliniz,dininiz,inancınız ırkınız ne olursa olsun bu Cumhuriyette yaşayan Türk Milletisiniz demiş.Burası artık hepimizin demiş.
İşte bu ülkede bir gerçek daha var ki bu topraklarda yaşayan her köken, üzerinde yaşadığı vatanı toprağı benimserken nedense kimisi bayrağını benimsemiyor,kimisi ismini benimsemiyor,kimisi kurucusunu benimsemiyor.Problem tamda burada çıkıyor.
Bu topraklarda yaşayan Yörükler Türkiye Cumhuriyetine YÖRÜKİSTAN adını koymak isterse,Kürtler KÜRDİSTAN adını koymak isterse,Araplar ARABİSTAN adını mı koymalı yada Aleviler ALEVİSTAN mı koymalı ? Bu ülkenin isim sorunu yok ki Türkiye Cumhuriyeti Kürtlerin,Alevilerin,Göçmenlerin,Yörüklerin,Çerkezlerin,Arapların v.s yaşadığı bir ülke Türkiye.
Bu ülkenin içeriden virüslü tahrikler yüzünden kenetlenme sorunu var.Bunu fark etmemiş olmanız imkansızken şaşkınlık içinde kaldığım konuşmalara tanık oldum sürekli.
Sizler hiç bir zaman Millet olarak birbirinizi bu topraklarda istemediniz,deli çocuklar gibi kıskançlıkla kavga ettiniz,ayrımlar ayrımı getirdi evet ama,buna zemini ALT DEVLET sağladı çünkü istediği buydu sizlerin içindeki nefret ve öfke kontrolsüzlüğü dünyanın dilinde dolaşıyor,bu haliniz kullanıldı ve bu halinizden hiç utanmadınız.
Birde bir tezatlık vardı ki dikkatimden hiç kaçmadı;yıllar öncesinin eski örümcek kafalarının koyduğu tabulardan çıkıp, sıyrılıp birbirinize aşık oldunuz kız alıp verdiniz,beraber yediniz içtiniz,düğün dernek kurdunuz,torunlara torbalara,çocuklara sahip oldunuz.Siyasetin olmadığı yerde hastanızda yan yanaydınız,cenazeleriniz de yan yanaydınız,düğünleriniz de halaylı fiyakalı yan yanaydınız,devlet kurumlarında bir arada çalışıyordunuz.Dar zamanlarınızda ben hep yan yana gördüm sizleri.Demek ki isteyince birbirinizi seve biliyorsunuz.


Farkında mısınız siz ne zaman siyasete alet olup koyu sağcılar ve koyu solcular yüzünden polemiklere kapılıp kavgalara girseniz en hassas yerinizden karşınıza terör örgütü çıkarttılar ve hassas damarlarınızdan kan kaybettiniz.
Bu kafayla giderseniz misyonu ne olursa olsun daha çok terör örgütüyle karşılaşırsınız.
Unutmayın Milli irade uyanıp sokağa döküldüğünde birbirini bu topraklarda istemeyenler beraber biber gazı yediler,sen daha çok vatanseversin,yok ben daha fazla vatanseverim demediler,canları beraber yandı.beraber ağladılar.Ölürken hiçte ayrım görmediler.
Demem o ki partiler bu sistemde sadece birer piyondur.Ve sizin istemediğiniz ayrımcılığı onlar çıkarları için sadece hareketlendirirler.Bunun için provakatörler gereklidir.Provakatörler partiler ve düşünceler için hizmet eder.Yine partiler uğruna birbirinizi parsel parsel ayırıp dışlarsanız partileri ele geçiren asimile eden dış güçler kazanır siz halk olarak yine sadece kan ve güç kaybedersiniz…
Çünkü iktidara geçen her zaman alt devletin veziridir.Ne zaman ki tek başına padişah olmayı ister alt devlettekiler buna izin vermez.Çünkü alt devlet dış devletin tasması altındadır.Üst devlette alt devletin tasması altındadır.Sizler halk olarak sadece yardımcı oyuncusunuz.Kendi çapınızda konuşursunuz,kendi çapınızda bağırırsınız,kim olduğunuz umurlarında değildir.Sistemin işleyişine itiraz ettiğiniz an sistem sizi vatandaş haklarınızla birlikte yok eder.
Demokrasi lafta var ama, şimdiki demokrasi ön perdede halka sakinleştirici olarak verilen bir uyuşturucudan başka bir şey değil.Arka planda bu işler dış devletin alt devlete uyguladığı yaptırımlarla yürüyor.
Unutmayın kim olursa olsun Üst devletin koltuğuna partilerden seçilerek gelenler Alt devletin hizmetindeler.Alt devlet Türkiye Cumhuriyetinde yaşayanları yani sizleri tek tek ayırarak düşünüp hizmet etmez.Sadece halkın iradesiyle gelmiş gibi gösterilen kişileri dış devletlerin projeleri doğrultusunda besler,destekler ve sonra istenilenler yapılmazsa verdiklerini geri ister.İstediği verilmez ise de kendi stratejik oyunlarıyla sistemini uygulayarak alır.
Ve bu oyunlar her zaman halkın üstünde oynanır.
Özellikle bastırılmış,itilmiş dışlanmış kitleler,birbirini sevmeyen istemeyen etnik kökenler bu oyunda hedef alınır.O bölgede bölgesel olarak kan döktürülür,huzursuzluk çıkartılır.Herkesin rolü önceden yazılır.Bu yüzden seçimlerde bile hangi partinin Hükûmeti kuracağı önceden belirlenmiştir.
Arka perdede yaptırımlarla üst devletten alt devlet kanalıyla istenilenler böylelikle alınır.Alt devleti halk hiç bir şekilde göremez ve tanıyamaz.Buna halkın yetkisi yoktur..Üst devlet ise sizin seçtiğiniz adamdır.Fakat size hizmet etmek amacındayken sistem onu kendine hizmete zorlar.Can güvenliği yoktur,en yakınına emperyalist ülkeler tarafından,danışman konumunda ajanlar yerleştirilir..Bunun hangi parti yada hükümet olduğu önemli değildir fark etmez.Bunu yüce Atatürk Mustafa Kemal Paşa ya da yapmışlardır.Avrupa ülkelerinin çok yüksek derecede Türk ırklarından nefreti olmakla beraber,Avrupa birliği ve Amerikanın bizim yaşadığımız ülkeden ekonomik ve siyasi çıkarları doğrultusunda yaptırımlı hesapları vardır.
Nasıl ki dış devletler; islami demokrasi talebiyle insanları en hassas noktalarından doldurup kışkırtmayı becermişse,Tunus, Mısır, Libya, Suriye, Bahreyn,Cezayir, Ürdün,Yemen,Moritanya, Suudi Arabistan, Umman, Irak, Lübnan ve Fas nasıl ki bir bahar senaryosu ile devrim adı altında allak bullak edildiyse,
Türkiye’de ki birbirini sevmesini bilmeyen etnik kökenler için de bu bahar aktivitesi pek ala düşünülebilir.İçinizde ki o öfke ve nefret duygularından yola çıkıp işsizlik, gıda enflasyonu, siyasi yozlaşma, ifade özgürlüğü, kötü yaşam koşulları v.s üzerinden sizlere türlü senaryoların Türk Milletini beklemediğini kim söyledi ki?
Evet evet sen Kürt Müslümanım,Kürt Aleviyim,ben Türkmen Alevisiyim,ben Sünni Türkmenim,ben Ateistim diyenler atalarımız bu topraklarda bir millet oldu bir araya geldi ve sizler bu topraklarda doğup büyüdünüz yani sizler Türkiyelisiniz.Atatürk Türkiye Cumhuriyetini atalarımızla bir olup bizler için kurdu.
Bu yüzden işte böyle didişe didişe tepişe tepişe birbirinizi sevmeyi öğrenecek ve bu ülkeye sahip çıkmayı korumayı bileceksiniz..

Karışık kuruşuk kindar insanlarca yazılmış,tarihi uyduruk antolojik bilgilere saplanıp kalarak kin ve öfkenin meşalesini ateşlemeye gerek yok.Artık o kindar insanların zamanı değil,devir 80 li yılların çocuklarına devretti bu ülkeyi.
Bu ateşlemeler yüzünden millet olarak siz değil misiniz kan kaybeden ?
Tarihte ve geçmişte takılıp kalanlar,kin ve öfkesini atamayanlar geleceğe bilimle,ilimle aydınlık içinde varamazlar.
Tek yürek olmasını bilemeyenlerin bilmediği bir şey var hepimizin tek ortak yüreği iyi kötü yaşadığımız vatanımızdır.Başka vatanımız yok.Vatanın hassas damarları maalesef aşırı sağcılar ve aşırı solcular yüzünden zarar görüyor…Sizlerde böyle yaptıkça ülke için büyük bir tehlike arz ettiğinizin farkına varın artık.
Bugün Arap dünyasının başına gelenler gibi hassas damarlarımızdan biri yırtılsa sen,ben,o ve diğerleri sırasıyla elini üst üste koyup bastırmayacak mı ? O damardan akan kanı durdurmak için el ele verip ortak güçlerimizi kullanmayacak mıyız ?
O zaman nedir bu ülke de birbirinizi ötelemeler,iteklemeler,birbirine bela okumalar,birbirlerini istememeler,katletmeler ?

Manyadınız mı siz ?
Topluca kafayı mı yediniz ?

Cansel Işık/Manyakaşkıngelini

Facebook'ta Paylaş

Paylaş

ÇOK ÇALIŞAN SAĞLIKSIZ İNSAN

 

kollaj

Dünyanın manyetik alanının görevi, canlılığımız için zararlı nitelikte olan Güneş rüzgârlarına karşı bizleri korumaktır.Dünya için zararlı ışımaların birinci derecede kaynağı olan Güneş  bir kaç saat içinde milyarlarca ton elektrik yüklü parçacığı püskürtürken, dünya her saniye bu parçacıkların istilası altında kalmaktadır..

Hanginizin dikkatini çekti bilmiyorum ama 2014 yılındaki  son Güneş patlamalarından sonra doğanın dengesizliğiyle beraber yeryüzünde yaşayan canlıların içinde bulunduğu durumlar hiçte iç açıcı durumlar değil.Oysa bilim adamları güneşin manyetik alanındaki yaşadığı bu değişim sürecinden sonra 2015 in insanlar için altın çağı başlatacağını söylüyordu.

Fakat dünyanın manyetik alan çizgileri çeşitli sebeplerden bozuldukça,hepimizin davranış mod durumu gittikçe vahim bir hal almaya başladı.

İşin içine birde insanların bu durumlarından ötürü  tıp dünyasının sihirli hapları olan deprasyon ilaçları düzensiz ve bilinçsizce insan hayatına girince iletişimde empati eksinin altında can çekişiyor, algı gittikçe noksanlaştı,pozitif açılarda bozulma netleşirken negatif açılarda yayılma başladı.,Bu yüzden konuşurken iletkenliği az insanları hissettiğimde tırsıp kaçasım geliyor,çünkü düşünsenize sizin konuştuğunuzu farklı yönden algılayıp saldırganlaşan bir kişilikle ne kadar sağlıklı iletişim kurabilirsiniz ki ?

Duygusal yanım çarenin bu tür insanlarla iletişim kurmamakta olduğunu, kanımca uzak durmanın sanki koruyucu bir kalkan görevi görebileceğini söylerken, mantığım ise insanların sağlıksız davranışlarının nedenini dünyanın manyetik alanının bozulmasına bağlıyor..

Öyle ya son araştırmalara bakılırsa kalp krizi yaşlarının 20’li yaşlara düşmesi, bağışıklık sistemlerinin çöküşü, sık hastalıklara maruz kalma, beyin kanamaları sıklıklarında artışlar ve de kanser olgularında görülen tırmanışlarda manyetik alanların etkisi olduğu söyleniyorsa bir cep telefonu bile kandaki zararlı proteinlerin ve toksinlerin beyne girmesini engelleyen savunma mekanizmasını devre dışı bırakmasına neden oluyorsa, yorgunluk, baş ağrısı, deride yanma hissi ortaya çıkarabiliyorsa, herkesin elinden düşürmediği bir cep telefonu iletişimde bozukluğa neden olup insanda yüksek tansiyon oluşmasına, baş ağrıları, baş dönmesi ve dikkatin dağılmasına neden oluyorsa dünyada ki toplu yaşamımızın risk altında olduğunu düşünmeden edemiyorum.

İtiraf etmeliyim ki yaşam içinde gördüğümüz rayından çıkmış bütün kötü haber kahramanlarının durumunu ve gazete sayfalarının ana başlıklarında yer alan vahşetleri ben buna bağlıyorum.

Belkide bahçemizde yer alabilecek bir avuç toprak bütün sıkıntımıza çözüm olabilecek ama malesef çok azımız müstakil evde yaşama şansına ve toprakla haşır neşir olma şansına sahip.

Toprak bilindiği gibi bedenimizde biriken kötü elektrikleri içine çeker,bu durum sağlığımız içinde oldukça önemlidir.Son yıllarda yaşamı kolaylaştıran bütün elektronik cihazlarla beraber cep telefonları ve bilgisayarlar,tabletler köy evlerinde de malesef yerlerini almış durumdalar.Onlarda teknolojinin insan sağlığı üzerindeki etkisinden habersiz teknolojik fırtınaya kapılıp doğal yaşam dengelerini bozmuş durumdalar.Belkide hani bu durumlarda ziraatle uğraşanlarımız, çiçek ekim dikim ile uğraşan botanikçilerimiz,köy yerlerinde yaşam süren çiftçilerimiz  toprakla haşır neşir olabildikleri için bizlerden biraz daha şanslı olmaktalar.

Metropol yaşamın içinde bizler ise topraktan uzak  ElektroManyetik(EM) kirliliğin içinde dikkatsizce yaşamaya devam etmekteyiz, bilim adamlarının evlerimizdeki elektromanyetik alan için yapmış olduğu uyarıları kaale bile almayıp bilinçsizce yaşamaya devam edip yaşam kalitemizi kendi kendimize mahvediyoruz.Gece olunca kucağımızda bir laptop,kulağımızda bir telefon,karşımızda dıngır mıngır zıngırdayan  bir televizyon.Çocuklarımızın odalarında baby phone..Nasıl oluyor da yattığımız mekanda o cihazlar varken uyku hormonu melatonini bekliyoruz ..

Gelmez arkadaşım o uyku gelmez.Çok beklersin.Her gecenin sabahına doğru seni bir agresiflik, halsizlik, yorgunluk kucaklayıp zoraki sabahın köründe kaldırıp sokağa attığında durumundan hiçte şikayet etme.Şikayet ediyorsan eğer sağlıklı bir yaşam için gerekenleri uygulamaya dikkat et..Sokağa çıktıktan sonrada etrafındaki insanlara başım ağrıyor diye kahvaltı bile yapmamış ekşimiş suratınla kan kusturma..Bunun için bir doktora gidip bunalımdayım,uyuyamıyorum,çok agresifim,yaşam kalitem bozuldu, insanlar beni anlamıyor diyerek ilaçlara da sığınma.

Bu keşkelerden nefret etsem de  keşke sağlıklı yaşam için herkes bunların farkına çok önceden varabilseydi demenin burukluğundayım.
Zaten para hırsıyla yaşadığımız dünyayı koca koca binalarla dolduran ve teknolojik kirliliğin içine bizleri sürükleyen insanlar her yanımızı kapladı..Halen koca koca binalarda daire sahibi olmak için çabalayan,bu yüzden hırsla eşşek gibi çalışan arkadaşlarım var.

Onlara üzülüyorum hemde çok üzülüyorum.
Vaktiyle bir dostum bir yerden alıntı bir söz etmişti şimdi onu anımsadım..

“En akılsız insan, ömrünün yarısında eşek gibi çalışıp
diğer yarısında hasta yatan insandır.”demişti.
“Ve insan yaşlandığı için değil,hasta olduğu zaman ölür.”
İspat mı istiyorsun o halde bin yıllık çınar var toprakta ama bak hala ayakta” demişti.

Bence oldukça haklı…Sizce de öyle değil mi ?

Sağlıklı ve huzurlu günler yaşamak dileğiyle.

Cansel Işık /Manyakaşkıngelini

 

Paylaş